Kediniz yoksa, bir kedinin ölümünün etkisini bilmezsiniz.Hangi nedenle olursa olsun yaşamınıza kattığınız bir canlıdan ayrılmak içinizi acıtır. Zeytin'in benim ve onu tanıyanların içini acıtması gibi.Zeytin bugün (4 Aralık 2018 öldü). 15 yaşındaydı.Onu avuç içi kadar bir bebekken yırtık pırtık bez bir oyuncak gibi apartman kapısının önünde bulmuştuk. Yaralıydı. Simsiyah koyu kılları yapış yapıştı. Islaktı. Ama su ıslaklığı değil, kan sızıntısıydı.Belli ki bize sığınmıştı. Bahçemize giren köpeklerin hoyratlığının kurbanı olabilirdi.Veterinere götürdük. Adını da klinikte çalışan hademe önermişti. Veteriner kaydı için yöneltilen "adı ne" sorusuna yanıt vermekte zorlandığımızı görünce, bize yardımcı olan klinik çalışanı "Zeytin olsun" dedi. Renginden ötürü..Biz de uygun bulduk.Bu onun ilk veteriner ziyaretiydi. İlk tedavisiydi aynı zamanda. Sırtındaki yırtık dikildi. Yarası tedavi edildi. El bebek gül bebek aramıza katıldı. Dişiydi.Ergin döneme gelince bir öperasyon daha geçirdi; kısırlaştırdık.Yaşam ortağımız oldu. Evde barınıyor, bahçede oynuyor, günlük yaşamımız içinde her geçen gün etkisi artıyordu. Farklı nedenlerle aramıza katılmış ev arkadaşlarıyla birlikteydi. Uzun tüyleriyle bizi büyülüyordu adeta.Üç yaşındayken karnında bir şişlik oluştu. Sağlığına olumsuz etkisi yok gibi duruyordu ama zamanla olabilirdi. Üçüncü operasyonu da bu ur nedeniyle geçirdi. Neşeli hareketli yaşamına böyle müdahaleler sıradan etkinler arasına girdi sanki. Dördüncü operasyonu böbrekleriyle ilgiliydi. Çişinden kan geldiğini görünce endişelendik. Taş düşürüyordu. Bununla ilgili bir operasyon daha geçirdi.Birlikte büyüdüğü ev arkadaşlarından Çıtır'ın hastalanıp ölmesi sonrasında Zeytin'in bahçeyle ilişkisini azalttık. Veterinerimiz, Çıtır'ın çevreden aldığı bir mikrop nedeniyle hastalanmış olabileceğini söylemişti. Zeytin, artık ev kedisiydi. Zaten öyleydi ama istediği zaman bahçeye çıkma özgürlüğü de vardı. O özgürlüğünü kısıtlamış olduk. İzinsiz kaçıp bahçe özlemini giderdiği zamanlar olmuyor muydu? Elbette oluyordu. Geceyi dışarda geçirmesin diye içeri alabilmek için az mı peşinden koştuk? Bunları anımsayınca "yaşıyor olsa da gene bizi peşinden koştursa" diyor insan.*Yıllar yılları kovaladı. Son birkaç yıl onun yaşlılık dönemiydi. Her zaman evde seviyeli bir hakimiyeti vardı. En yaşlı olmanın verdiği önceliklere sahipti. Baş köşede kıvrılıp yatmak, kucakta olmak onun önceliğiydi. Son zamanlarda yiyeceği özelleşti. Diş sıkıntısı, böbrek yetmizliği, sindirim zorluğu birbirini izleyen sağlık sorunları nedeniyle titiz bir bakım ister durumdaydı.Beslenemiyor, ne yese çıkarıyordu. Serumla kendine geliyordu.Veteriner kontrolündeydi. Düzenli bakımı yapılıyordu. Ne var ki, Zeytin, son kontrolünden geldikten sonra öldü. Dermansızdı. Bunu veteriner nasıl farketmedi? İshaldi, yemiyordu ve bunu veterinere söylüyorduk. Bunu nasıl gözlemleyemedi? Oysa, veterinerimiz kontrol günlerini aksatmaz, gününde çağırır, bakımı yapardı. Tabii ücretini alırdı.*Artık Zeytin yok. Tepeme çıkıp saçlarımı yalamasını, kucağımda mırıldanmasını şimdiden özledim.İçim acıyor.