AkatlarNet  Mahallemizin haber sitesi 

Televizyonlarda, caddelerdeki bilbordlarda, direklere bağlı afişlerde ve tabii ki gazetelerde, dergilerde ve de giydirilmiş otobüslerde, metro istasyonlarında, metro vagonlarında... Göze görünür her mekânda, üniversiteler "ille de bize gel" diye öğrencilere çağrı yapıyorlar.
Üstelik "bize gel" çağrısı yanında "baaak neler veriyoruz" diye promosyonlar bile var.

Besbelli ki bu üniversitelerimiz verdikleri eğitimle övünüyorlar. Güzel bir şey "iyi eğitim verme" konusunda yarışmak. İnsan bunları gördükçe "kim bilir ne güçlü eğitim kadroları var?" diye düşünmeden edemiyor.

O kadrolar ki, yaptıkları bilimsel çalışmalar, araştırmalarla uluslar arası alanda kim bilir ne başarılar kazanmışlardır. Yetiştirdikleri öğrenciler mezun olur olmaz hemen iş buluyor, hatta daha staj döneminde kurumlar tarafından kapışılıyordur.

Herhalde öyledir?! Bu kadar " gel bana" reklâmı yalan yere yapılacak değil ya?
Ayrıca yılda öğrenci başına on binlerce lirayı babalarının hayrına almıyorlardır.

Gelelim zurnanın "biiip" ettiği yere... Derseniz ki; bu "gel bana" çabası içindeki üniversiteler dünyada ne ölçüde tanınıyorlar? Dünyada eğitim verdikleri branşlarda literatüre girmiş kaç araştırmaları var? Ne ölçüde bilimsel araştırma yapılıyor?

Orada biraz durun; hatta o soruları hiç sormamış olun...
Aralarında henüz öğretim üyesi kadrolarını tamamlamayanlar bile varken; dünyada ilk 500 içinde yer almalarını isteyecek kadar insafsızlık etmeyin.

Bırakalım onlar gençlerimizi ikna etme çabalarını sürdürsünler...

Herhalde hemen aklınıza şu soru geliyor:
- İyi de bu yarıştan kim ne kazanıyor?

Kimin ne kazandığı belli değil mi?
Bir taraf para kazanıyor, bir taraf diploma...